Sadece Umut Köprüsü / Umut Köprüsü Derneği'nin kurucu üyeleri olarak değil, aynı zamanda savunmasız ve mağdur kişileri desteklemeye gönül veren bireyler olarak, görünüşte basit bazı soruların bile kolay cevapları olmadığını kabul ediyoruz. ‘’Ne yapabilirim?’’, ‘’Nasıl yardımcı olabilirim?’’, ‘’Yoksullara, savunmasız kişilere ya da mağdurlara doğrudan yardım etmeli miyim yoksa zaten yardım organize eden kurumlara katkıda mı bulunmalıyım’’, ‘’Yardım sağlayan bir organizasyona katkıda bulunursam, katkımın ne kadarı gerçekten ihtiyaç duyanlara ulaşacaktır?’’ ‘’Yaptığım bağışın, seçtiğim yardım kuruluşuyla yakın temasları ve bağlantıları olan gruplara değil, en acil ihtiyacı olanlara iletileceğinden nasıl emin olabilirim?’’.
Yukarıda bahsedilen sorular ve muhtemelen pek çok benzer soru, bir doğal afet, kıtlık, yeni bir pandemi, askeri bir çatışma, bir iç savaş ve kısaca dünyamızdaki savunmasız bireylerin mağduriyetini daha da artıran bir trajik haberi öğrendiğimiz veya duyduğumuz zaman aklımıza geliyor. Birçok durumda, ihtiyaç sahibi kişilere doğrudan ulaşma ve yardım etme konumunda olmadığımızdan, hayırsever bireyler ile ihtiyaç sahibi kişiler arasında bir köprü görevi gören kurumları, kuruluşları ve hayır kurumlarını aramaya ve araştırmaya başlıyoruz.
Çoğu hayır kurumu hiçbir şüpheye yer vermeyecek bir şekilde iyi niyet içinde hareket etmesine rağmen, hayır kurumları arasında etkinlik, kurtuluş kapasiteleri ve bölümler arası sinerji açısından kaçınılmaz farklılıklar bulunmaktadır. Başka bir deyişle, bu hayır kurumlarının çoğunluğunun kurumsal iyi niyeti her zaman hayır kurumu ile muhtaç insanlar arasında otomatik olarak bir köprü görevi görmek için yeterli olmamaktadır. Bazı çokuluslu yardım kuruluşlarında, iç iletişim ve koordinasyonun aşırı yavaş ve verimsiz hale gelmesi nedeniyle en acil ihtiyaç sahipleri bile söz konusu yardım fiziksel olarak kuruma ulaştıktan sonra haftalarca beklemek durumunda kalabilmektedir. Dolayısıyla hayırsever bir kişinin belirli bir mağdur veya korunmasız birey grubuna katkıda bulunmaya karar verdiğinde hangi hayır kurumunu seçeceği konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapması kaçınılmaz olmaktadır.
Umut Köprüsü / Umut Köprüsü Derneği, kendisini kâr amacı gütmeyen bir yardım kuruluşu olarak tanımlasa da kendisine bağış ve yardım toplama konusunda rekabetçi bir yaklaşımdan uzak durmakta, ayrıca yardım önceliğinin kimlere ait olduğu konusunda bir yargıda bulunmaktan da imtina etmektedir. Kendini dernek olarak savunmasız ve dezavantajlı grupları desteklemeye doğrudan desteklemeyi kutsal bir görev olarak benimsemiş olmakla birlikte derneğimiz “kimin en zor durumda” olduğunu tanımlamak için 'uzman' olduğunu iddia etmez. Yine aynı bağlamda, 'Umut Köprüsü', yardım kuruluşlarının hedefleri, örgütsel verimlilikleri ve ihtiyaç sahiplerine pratik ulaşmaları açısından 'en iyi' oldukları konusunda bir 'otorite' olduğu algısını yaratmayı etik bulmamaktadır. Aksine, 'Umut Köprüsü' hayır kurumları arasındaki iyi niyet çabalarını koordine etmek ve güç birliği oluşturulmasına katkıda bulunmak için bu kurumlar arasında da bir köprü hizmet etmeyi amaçlamaktadır. ‘Umut Köprüsü’ klasik anlamda kurumsal 'iyi niyet' kavramının mevcut olduğunu gördüğü sürece önde gelen tüm ulusal ve uluslararası hayır kurumlarının faaliyetlerini izlemek, değerlendirmek, ve bunlarla işbirliği yapmak için azami gayreti gösterecektir.